Kitap Adı: Schindler'in Listesi
Kitap Yazarı: Thomas Keneally
Yayınevi: Ephesus
Sayfa Sayısı: 543
Sayfa Sayısı: 543
Thomas Keneally tarafından kaleme alınan ve ilk defa 1982 yılında Schindler 'in Gemisi olarak yayınlanan kitap Booker Ödülü kazanmış. Steven Spielberg tarafından 1993 yılında sinemaya Schindler 'in Listesi olarak uyarlanmış , daha sonra bu isimle yayımlanmış. Gerçek kişi ve olaylara dayansa da kurgu olarak sınıflandırılıyor.
Oskar Schindler zengin bir fabrikatördür ve en önemlisi de Alman'dır. İkinci Dünya Savaşı 'nın karanlık günlerinde Nazi işkence kamplarına doğan umut ışığıdır. Polonya 'da zulüm gören Yahudileri kurtarmak için elinden geleni ardına koymaz. Bu uğurda SS yetkililerine, kendi hayatı pahasına adeta kafa tutar. Bazen büyük riskler alarak, elindeki avucundakini harcayarak bir avuç insan için mücadele eder.
Oskar 'ın mücadelesini okurken , asıl yüreğinizi burkacak olan zulüm gören,aşağılanan insanların çektikleri... Çocukların yaşadıkları... Mutlaka okuyun.
Oskar Schindler zengin bir fabrikatördür ve en önemlisi de Alman'dır. İkinci Dünya Savaşı 'nın karanlık günlerinde Nazi işkence kamplarına doğan umut ışığıdır. Polonya 'da zulüm gören Yahudileri kurtarmak için elinden geleni ardına koymaz. Bu uğurda SS yetkililerine, kendi hayatı pahasına adeta kafa tutar. Bazen büyük riskler alarak, elindeki avucundakini harcayarak bir avuç insan için mücadele eder.
Oskar 'ın mücadelesini okurken , asıl yüreğinizi burkacak olan zulüm gören,aşağılanan insanların çektikleri... Çocukların yaşadıkları... Mutlaka okuyun.
*Giriş bölümünden.
... Himmler 'in, Emsatzgruppen (Harekât Birlikleri) için yaptığı konuşmada söylediği gibi, her Almanın hayatı boyunca Yahudi bir arkadaşı olmuştur. O dönemde bütün parti üyeleri, '' Yahudiler yok edilecek,'' demekte bir sakınca görmezlerdi. ''Yahudilerin kökünü kurutacağız. Bunun üstesinden geleceğiz.'' Fakat kendileri de dahil, seksen milyon Alman'dan her birinin en az bir tane değerli Yahudi dostu olduğunu göz ardı ederlerdi. ''Elbette Yahudiler domuzdur, ama benimki birinci sınıf bir Yahudi'dir.''
... Baba Herr Schindler'in dediğine göre kader, sonu olmayan bir halat değildi. Kader bir parça elastikten ibaretti. Ne kadar büyük bir hızla ilerlersen, o kadar şiddetle geri teperdin.
...Krakowlu Yahudilerin birçoğu bir bildiri yaylımına tabi tutulacaklarını öngörmüşlerdi. Yaşamlarının aksayacağını, köylerdeki Yahudilerin şehre getirilerek kömür madenlerinde çalışmaya zorlanacağını, aydınların pancar eşelemek için köylere gönderileceğini biliyorlardı. Bir süre için, tıpkı Tursk 'taki bir SS topçu birliğinin insanları bütün gün köprü yapımında çalıştırmaya zorlaması ve günün sonunda onları köy sinagoguna götürerek öldürmesi gibi, aralıklı bir şekilde devam edecek katliamların yaşanacağını da biliyorlardı. Bu tür aralıklı katliamların ardı arkası kesilmeyecekti.
... İnsanlığın en karanlık çağını yaşıyorlardı.
... Oskar tuhaf ve ilginç bir şey söyledi. '' Kilisenin bu gibi zamanlarda insanlara,'' dedi, ''cennetteki babamızın ufacık bir serçenin ölümünü bile önemsediğini söylemeleri epey zor olmalı.'' Herr Schindler, insan yaşamının bir paket sigaradan daha değersiz olduğu böyle bir dönemde, papazlık yapmanın korkunç bir şey olacağını düşünüyordu. Stern de ona katıldığını belirtti, fakat konuşmanın gidişatına uygun bir biçimde, Herr Schindler'in biraz önce İncil'den alıntıladığı bölümün Talmud'daki karşılığını nakletmekten geri kalmadı. '' Her kim bir hayat kurtarırsa, bütün dünyayı kurtarmış sayılır.''
... Artık taşrada bir Yahudi çocuğunu tutmak neredeyse imkansız olmuştu. SS'i bir kenara bırakın; belediye yetkilileri bile herhangi bir Yahudi'yi ele veren Polonya vatandaşlarına 500 zlotiden başlayan ödüller vaat ediyordu. Artık komşularınıza bile güvenemiyordunuz.
... Tüfeklerin sağır edici gürültüsü konuşmaları bölüyor ve umutları yok ediyordu. Kurbanların akrabalarının feryatlarına rağmen yine de, afallamış veya çaresizce hayatta kalmaya yoğunlaşmış olan bazıları, duvarın dibindeki ceset yığınından bihaber gibi davranıyorlardı. Ölü Yahudiler meydana getirilen kamyonlara yüklendiğinde, geride kalanlar kendilerini bekleyen gelecekten konuşmaya devam ediyorlardı.
... Gerçek şu ki, Emalia'da yaşayan hiç kimse fazla iş yükü, dayak veya açlıktan ölmemiştir. Oysa I. G. Farben tesisinde çalışan 35000 kişinin 25000'i, iş yükünün fazlalığı nedeniyle hayata veda etmiştir.
... Rebecca 'nın, Kumandan'ın hizmetini gördüğü süre içinde Amon işini hatalı yaptığı gerekçesiyle ayakkabılarını boyayan çocuğu vurmuş, Poldek Deresiewicz adlı, on beş yaşındaki emir erini köpeklerinden birinin pirelendiği gerekçesiyle bürosundaki halkalı cıvatalara asmış, ona danışmadan Herr Bosch'a birer at ile drozka verdiği için hizmetkarı Lisiek'i idam etmişti. Yibe de sevimli yetim haftada iki kez o salonangiriyor ve tüm soğukkanlılığıyla o canavarın elini tutuyordu.
... Pemper bazı hayret verici gizli belgeler okumuştu. Bu belgelerden biri, kadınların kırbaçlanmasıyla ilgiliydi. Kamp kumandanlarına bu cezanın en etkili şekilde verilmesi gerektiği hatırlatılıyordu. SS mensuplarını bu işle görevlendirmek alçaltıcı bir hareket olacaktı, bu nedenle Çek kadınları Slovak kadınları tarafından, Slovaklar ise Çekler tarafından kırbaçlanacaktı. Ruslar ve Polonyalılar da aynı amaçla sopayla dövüleceklerdi. Kumandanlar diğer milli ve kültürel farklılardan yararlanma konusunda hayal güçlerini kullanacaklardı.
... Ortada bir Schindler listesi vardı ve listeye girmek dünyadaki her şeye bedeldi.
... Oskar 'ın listesinin kronolojisine dair bir belirsizlik daha vardır. Bu belirsizlik listenin var olup olmamasıyla ilgili değildir, çünkü listenin bir kopyası hala Yad Vashem arşivlerinde durmaktadır. Oskar ve Titsch 'in son anda akıllarına gelen isimleri resmi listenin sonuna ekledikleri konusunda da herhangi bir belirsizlik yoktur. Listedeki isimlerin doğruluğu kesindir. ancak o zamanın şartları daha sonra bazı efsaneler doğurmuştur. Buradaki asıl sorun kesin bir şekilde hatırlanan listenin tam da bu yüzden bulanıklaşmasıdır. Bu liste iyiliğin ta kendisidir. bu liste yaşamdır. O kağıt parçasının dört bir yanı uçurumdur.
... Yıllar sonra o sıradaki kadınlardan biri hatırladığı o güzel sabahı Alman televizyonculara anlatmaya çalışırken şöyle demiştir : '' O bizim babamızdı. O bizim annemizdi. O bizim tek dinimizdi. Schindler bizi asla yarı yolda bırakmadı.''
... Kapılar nihayet açıldığında karşılaştıkları manzarayı betimlemek zordur. Her bir vagonun orta kısmında, donmuş cesetlerden oluşan birer piramit vardı ve csetlerin uzuvları çılgınca eğilip bükülmüştü. Hala hayatta olan yaklaşık yüz kişi korkunç bir şekilde kokuyorlardı ve kemiklerini güç bela örten ciltleri soğuktan kavrulmuştu. Daha sonra yapılacak muayenede hiçbirinin 35 kilogramdan daha fazla gelmediği ortaya çıkacaktı.
... Jereth son derece ısrarcıydı ve bir zamanlar Krakowlu bir dişçinin yanında çalışmış olan bir mahkumdan köprüyü çıkarmasını istedi. Licht altın köprüyü erittti ve 8 Mayıs günü öğle vakti geldiğinde yaptığı yüzüğün içine İbranice bir cümle yazmaya başladı. Bu cümle Stern 'in 1939 yılının Ekim ayında Buchheister 'ın ön bürosunda Oskar'a söylediği bir Talmud cümlesiydi. '' Her kim bir hayat kurtarırsa, bütün dünyayı kurtarmış sayılır.''
... Regina oğluna kavuştu ama Plaszow ve Auschwitz 'in darağaçlarında gördüğü onca şeyden sonra oğlunu hiçbir oyun parkına götüremedi, çünkü Richard ne zaman bir salıncak görse histeri krizine giriyordu.
... Tramwayda yolculuk ederken, diğer yolcuların kafalarının üzerindeki duvarlardaki posterleri okuyordu: Tıraş bıçağı reklamları, Polonyalı eşkıyaları barındıran kişiler hakkındaki yeni Wawel bildirileri, '' YAHUDİ = BİT = TİFÜS'' sloganının altında resmedilen Polonyalı bir bakirenin, gölgesi şeytanı andıran kemer burunlu bir Yahudi 'ye yemek verirken resmedildiği bir poster. '' YAHUDİLERE YARDIM EDEN, ŞEYTANA YARDIM EDER.'' Bakkalların ön camlarında, böreklerin içine sıçan eti koyan, süte su katan, poğaçaların içine sürahi dolusu bir döken, kirli ayaklarıyla hamur yoğuran Yahudilerin resmedildiği posterler yer alıyordu.
... Schindler 'in kaynaklarından öğrendiği üzere, Belzec 'teki odalar Hamburg 'dan bir mühendislik şirketi ve Oranienburg'daki SS mühendislerinin gözetimi altında o senenin mart ayında tamamlanmıştı. Bachner 'in ifadelerine bakılırsa günde 3000 kişiyi öldürme kapasitesine sahiplerdi. Eski üsul ceset imha yöntemi yeni öldürme metodunun hızına yetişemediğinde kullanılacak olan krematoryumun inşası da tamamlanmak üzereydi.
Kitap Puanım : 5/5
Çok güzel!