7 Nisan 2020 Salı

Şans Müziği (The Music of Chance #16) - Paul Auster

Kitap Adı: Şans Müziği

Özgün Adı: The Music of Change
Kitap YazarıPaul Auster
YayıneviCan
Sayfa Sayısı: 224


Boston’lı Jim Nash, otuzlu yaşlarını süren sorumlu bir baba, insanların hayatını kur­ta­ran bir itfaiyecidir. Küçük bir mirasa konunca yaşamını sıradanlıktan kurtarıp bir çılgınlık yapmaya karar verir. Etrafa para saçarak ABD’nin dört bir yanını dolaşır durur. Bir süre sonra, Pozzi adında gezgin bir kumarbazla tanışır. Pozzi, Nash’in hayatında farklı bir sayfa açacak; onun kaderini iskambil kâğıtlarına bağlayacaktır.



Paul Auster’ın usta işi romanı Şans Müziği’nde şans, kimi zaman rastlantıya, kimi zaman yazgıya, kimi zaman da iradeye yaslanan değişken ve güçlü bir kavram. Auster, şaşırtıcı bir düş gücüyle özgür olmanın ve kendini denetlemenin anlamlarını keşfederken insanoğlunun yaptığı her seçimin altında yatan sırları sorguluyor.

Şans Müziği, yalnızca çağdaş edebiyata değil, üstünde yaşadığımız gezegene bakışımıza da yepyeni boyutlar kazandıran romanlardan.


Kitap Puanım : 5/4

Okumaya Değer!

Gurur ve Önyargı (Pride and Prejudice #15) - Jane Austen

Kitap Adı: Gurur ve Önyargı

Özgün Adı: Pride and Prejudice
Kitap YazarıJane Austen
Yayıneviİş Bankası Yayınları
Sayfa Sayısı: 408


Bennetler Netherfield’de yaşayan 7 kişilik bir ailedir. Mrs. Bennet'ın kızlarını zengin ve soylu kişilerle evlendirebilmenin hayalini kurar. O sıralarda Netherfield’e taşınan Mr. Bingley Mrs. Bennet'ın aradığı kişidir. Aylık 10 bin lira geliri olan bu genç aynı zamanda yakışıklı ve sevecendir. Her ne kadar Mr. Bennet kızlarının evlenmesi konusunda umursamaz olsa da Mr. Bingley'in ziyarete gider, onunla tanışır ve karısı başta olmak üzere bütün ev ahalisini şaşırtır.

Netherfield’de balo düzenlenir ve Mrs. Bennet kızlarının güzelliklerine güvenerek Mr. Bingley'in içlerinden birisini beğeneceğini umar. Umduğu gibi de olur. Mr. Bingley Jane'e adeta vurulur. Mr. Bingley kibar ve sevecen tavırlarıyla herkesin sevgisini kazanır. Ama en yakın arkadaşı Mr. Darcy göstermiş olduğu kibirli tavırlarıyla herkesi kendinden soğutur. Hatta öyle ki Mr. Bingley'den daha zengin ve daha soylu olması bile değerini kaybeder. Üstelik balo esnasında Elizabeth'i küçümsemesi Bennet ailesinin ona derin bir nefret ve önyargı beslemesine neden olur. Ama daha sonralarında düzenlenen davetlerde Mr. Darcy Elizabeth'ten hoşlanmaya başlar. Birkaç gün sonra Mr. Bingley Jane'i yemeğe çağırır ve ailesi gece geri gönderememeleri için onu arabayla değil atla gönderirler. Ama zavallı Jane hasta olmuştur ve sadece gece değil birkaç gün evine dönemez. Ablasını orda yalnız bırakmaya içi el vermeyen Elizabeth yürüyerek yanına gider. Jane bu ziyarete sevinse de Mr. Bingley'in kız kardeşleri bunu yakışıksız bulmuştur. Jane kendini daha iyi hissetmeye başladığında geri dönmeye karar verirler. Jane'in gidişi her ne kadar ev ahalisini üzse de Elizabeth'in gidişine sevinmişlerdir.



Eve döndükleri zaman evlerinin tek varisi olan kuzenleri Mr. Collins'in onları ziyarete geleceklerini öğrenirler. Collins'in oraya gelmesinin nedeni kendine bir eş bulmak istemesidir. Jane ile evlenmek isteyen Collin onun nişanlanmak üzere olduğunu öğrenince Elizabeth' le yakınlık kurmaya başlar. Ama Elizabeth Mr. Wickham adında Mr. Darcy'nin babasının vaftiz oğlu olan genç subaya ilgi duymaktadır. Bu yüzden Collin'in evlilik teklifini reddeder. O sıralarda Jane Miss. Bingley'den Londra'ya taşıdıklarına dair bir mektup alınca resmen yıkılmıştır. Nişanlanmanın eşiğinde Mr. Bingley'in gitmesi anneleri tarafından bir felaket olarak değerlendirir, Elizabetin Mr. Collin ile evlenmeyi reddetmesi de annelerini iyice çıldırtmıştır. Elizabeth Mr. Wickhamdan Mr. Darcy hakkında öğrendiği bilgiler eşliğinde onun kalpsiz ve kendini beğenmiş birisi olduğu kanısına varmıştır.

Jane yengesinin yanına Londraya gitmiştir ama Mr. Bingley onu görmeye gelmediği için bütün umudunu yitirmiştir. Tek düze geçirilen 2 ay sonrasında Elizabeth Mr. Collins ile evlenen en yakın arkadaşı Charlotte Lucas’ı ziyarete gider. Mr. Darcy'inin teyzesi Lady Catherine de Bourgh ile tanışmak dışında heyecan verici bir olay olmaz. Sıradan geçirdiği 15 günün sonunda Mr. Darcy'inin amcasının oğluyla beraber lojmana geldiğini öğrenir. Elizabeth lojmanda veya koruda gezerken sürekli olarak Mr. Darcy'e rastlasa buna bir anlam veremez. Daha sonrasında Mr. Darcy'inin kuzeni albay Mr.Fitzwilliam ile yaptığı sohbet sırasında Mr. Bingley'i ablasından uzaklaştırmak için Londra'ya götüren kişinin Mr. Darcy olduğunu öğrenir. Bu bilgi nefretini daha da arttırır. Zamanla duygularını içinde tutamayan Mr. Darcy ona evlenme teklifi eder ama Elizabeth onun ne kadar kötü biri olduğunu bildiği için bunu kabul etmez. Ama ertesi gün Mr. Darcy'den gelen mektup ne kadar yanıldığını onun aslında iyi birisi olduğunu kanıtlar. Netherfield’e dönen Elizabeth onu reddetiği için pişman olmuştur. O sırada subayların gideceklerini duyan kız kardeşleri derin bir üzüntü yaşarlar. Ama Lydia, alayın albayının eşi Mrs. Foster'den onlara eşlik etmesi yönünde bir mektup almış, üzüntüsü geçer.

Elizabeth Netherfield’de geçirmiş olduğu birkaç hafta sonrasında dayısı ve yengesiyle beraber Derbyshire'e gider. Dayısı ve yengesinin ısrarı üzerine Mr. Darcyinin evi olan Permberley'i ziyaret eden Elizabeth bunu istemese de Mr. Darcy'le karşılaşır. Mr. Darcy yengesine ve dayısına aşırı saygılı davranıp onlarla sohbet eder. Mr. Darcy'inin dayısıyla yakınlaşmasına sevinen Elizabeth'in içindeki aşk büyümeye başlamış ve beraber olacaklarına dair umutları artar. Ancak Jane'den gelen mektupta Lydia"nın Wickam'la kaçtığını öğrenince böyle bir rezil aileye sahip olduğu için bütün umutları yıkılır. Mr. Darcy'e istemeyerek de olsa durumu anlatarak dayısıyla beraber Netherfield’e dönmüştür. Dayısı Mr. Bennet'ın peşinden Lydia'yı aramaya gider ve birkaç gün sonra onları bulduğunu ikisinin evleneceklerini ve en kısa sürede ziyarete geleceklerini anlatan bir mektup gönderir. Kardeşleri geri döndüğü zaman ağzından Mr. Darcy'nin bu olayla alakası olduğu hakkında bir şeyler kaçırır ama devamını getirmez. Bu konuyu merak eden Elizabeth yengesine mektup göndererek olayın iç yüzünü öğrenmek ister. Yengesi ona Mr. Darcy'nin Wickham' ı bularak evlenmeye ikna ettiğini bunu kabul ettirebilmek için bütün borçlarını ödediğini öğrenir ve ona karşı sevgisi artar. Daha sonrasında Netherfield’de dönen Mr. Bingley ve Mr. Darcy Bennet ailesiyle daha çok vakit geçirir.



Kitap Puanım : 5/4

Okumaya Değer!

Yabancı (L'Etranger #14) - Albert Camus

Kitap Adı: Yabancı

Özgün AdıL'Etranger
Kitap YazarıAlbert Camus
Çeviren: Samih Tiryakioğlu
YayıneviCan Yayınları
Sayfa Sayısı: 110


"Bugün annem öldü, ya da belki dün. Bilmiyorum." İşte bu duyguyla ya da daha doğrusu duygulardan arınmış bir zihnin ürünü bu cümleyle başlıyor  Yabancı'da. Varoluşçuluğun ve zaman zaman absürt akımın izleriyle romanın konusu süregeliyor.

Kitabın kısa tanıtımına göz atalım:

"Albert Camus"nün ( 1913-1960) en tanınmış, en çok yabancı dile çevrilmiş, en çok incelenmiş ve hala en çok satan kitaplar arasında yer alan "Yabancı", aynı zamanda yazarın en gizemli yapıtı. Ölümün egemen olduğu bir "varlık"ın en anlamsız olgularını saçma bir düzensizlik içinde yaşayan bu romanın başkişisi "Meursault", bir simge kahraman değildir, "adı" olmayan bir "Yabancı"dır; bu eksik kimlik, gerçeklikten algıladığı şeyi yapılandıramayan, yeniden örgütleyemeyen, ama gerçekliğin yankılarını yakalamaya çalışan bir boş bilincin imgesidir. Onun kayıtsızlığı ve edilgenliği, işte bu boş bilincin ürünüdür. Yabancı, büyüleyici gücünü, içinde barındırdığı trajedi duygusuna borçlu: Bir türlü ele geçirilemeyen anlamın sürekli aranması, bilinç ile toplumsal dünya arasındaki çatışma... Camus'yle buluşanların hiçbiri, onunla karşılaşınca hayal kırıklığına uğramamıştır. "Mutluluk, bir yerde ve her yerde hiçbir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmektir," der Camus. Giderek daha çok sevilen bir yazar olması, onun bu sevgisinin yansımasından başka bir şey değildir.



Romanı okurken kitabın isminden de anlaşılacağı gibi baş karakterin yaşadığı dünyaya ve yaşananlara yabancılaştığını görüyoruz. Daha ilk cümle dahi bize gösteriyor. Annesi ölmüş ve bu konuya gayet yabancı. Şunu da söylememiz gerekiyor, annesinin ölümüne karşı ilgisiz değil ya da hayatı boyunca yaşadıklarından dolayı bir alışmışlık ya da bunlardan duyduğu bıkkınlık değil ona bu sözleri söyleten, sadece ölümün var olduğundan ve bir gün olacağından zaten emin, bu nedenle bu ölüme kaygısız.

Karakterimizin bir idam cezası var, birini öldürüyor ve bu cezaya layık görülüyor. Fakat öldürme sebebine bakıyoruz; güneşten rahatsız olmuş ve adamı öldürmüş. İdam cezasını alma sebebine bakıyoruz; hakim güneş yüzünden adam öldürmesine anlam verememiş ve aynı zamanda yaşama kaygısız olmasına da sinir oluyor, cezası idam. Bunlar aynı zamanda absürd akıma da örnekler.

Kitabı her okura tavsiye ederim. Hangi tür daha çok ilginizi çekerse çeksin Yabancı'yı okumanızda fayda var, farklı bir dünyaya göz atmak bize farklı bakış açıları da kazandıracaktır. Yazarın diğer tavsiye edeceğim bir kitabı da Düşüş.



Kitap Puanım : 5/4

Okumaya Değer!

4 Nisan 2020 Cumartesi

Robinson Crusoe (#13) Daniel Defoe

Kitap Adı: Robinson Crusoe

Kitap YazarıDaniel Defoe
Yayınevi: İş Bankası
Sayfa Sayısı: 336


Orta halli bir İngiliz ailenin çocuğu olan Robinson denizlere açılıp dünyayı dolaşmak, serüvenler yaşamak istemektedir. Ailesi ise iyi bir işte sakin bir hayat sürmesini istemektedir.

Bir gece ailesinden gizli, bir ticaret gemisiyle denizlere açılır. Gemi şiddetli bir fırtınaya yakalanır. Robinson yola çıktığına pişman olur. Gemi karaya ulaşmadan Afrika sularında Faslı korsanlarca ele geçirilir. Robinson bir süre esir yaşamı sürer. Bir ara fırsatını bulup bir sandalla deniz yoluyla kaçmaya çalışır. Onu bir Portekiz gemisi bulur, Brezilya’ya götürür. Artık denizciliğe tövbe etmiştir.

Ne var ki bir İngiliz çiftçi ona Afrika’dan köle getirme işini teklif edince ettiği tövbeyi unutur, tekrar denizlere açılır. Gemi Güney Amerika sahillerinin biraz uzağındaki bir adaya yaklaşırken kayalıklara çarpıp batar. Sadece Robinson adaya sağ olarak çıkabilir.

Adada ne yerli ne beyaz kimse yaşamamaktadır. İhtiyaçlarını batan geminin enkazından getirdiği yiyecek ve araç gereçle giderir. Barınak yapar, tahıl yetiştirir, yabani keçileri ehlileştirir.



Adadaki yirmi üç yılı böyle geçmiştir. Yirmi dördüncü yılın ortalarında bir gün Robinson adanın öbür tarafında başka bir adadan gelmiş olan yerlilerin savaştığını görür. Robinson onların bir daha gelmesinden korkup yıllardır sakladığı barut ve silahını hazırlar. Sonraki gün yerliler yine gelince Robinson silahıyla onlara ateş eder. Yerliler ellerindeki bir esiri bırakıp kaçar. Robinson bu esir yerliye “Cuma” adını verir, biraz İngilizce öğretir. Cuma’dan diğer adada 17 tane beyaz esir olduğunu öğrenir. Onları kurtarmak üzere tekne yaparlar. Tam gidecekleri gün adaya başka yerliler bir beyaz birkaç da yerli esirle gelirler. Beyaz olan, İspanyol, yerli esirlerden biri de Cuma’nın babasıdır. Robinson ve Cuma İspanyol’la Cuma’nın babasını kurtarırlar.

Cuma’nın babasıyla İspanyol geldikleri adada kalan yerli ve beyaz esirleri kurtarmak için geri döner.

O günlerde Robinson’un adasına bir İngiliz gemisi demirler. Gemide isyan çıkar. Kaptan ve iki adamı denize atılır. Robinson, Cuma ve bu üç gemici, gemiyi tekrar ete geçirir. Cuma’nın babasıyla İspanyol’u beklerler. Onlar gelmeyince İngiltere’ye dönüp cezalandırılmak istemeyen isyancıları adada bırakan Robinson, Cuma ve diğer üç denizci İngiltere’ye gider. (1687)

Aradan geçen otuz beş yılda Robinson’un anne-babası ölmüş, iki oğlu, iki kız kardeşi bir de erkek kardeşi hayattadır.

Robinson tekrar evlenir, üç çocuğu olur. 1695’te karısı ölür.

Robinson yeğeninin kaptanlığını yaptığı gemiyle Çin’e gitmeye karar verir ve üzere olan gemiye atlar, Çin’e doğru yola çıkarlar.Yolda Robinson’un adasına uğrarlar. Adada kalan esir beyazlar ve isyancı İspanyollar yerlilerle evlenmiş hep beraber mutlu bir yaşam sürmektedir.

Buna sevinen Robinson ve Cuma Çin’e doğru yola devam eder. Brezilya yakınlarında yerliler gemiye saldırır. Cuma ölür. Yolculuk devam eder. Mürettebat, kendilerine öğüt veren Robinson’un öğütlerinden sıkıldığı için Çin’de onu bıraktırır. Robinson kervanlarla kara yoluyla İngiltere’ye ulaşmayı başarır. Robinson’un geride bıraktığı ömrü serüvenlerle geçmiştir, o artık kalan ömrünü dönüşü olmayan büyük yolculuğa hazırlanmakla geçirir.

Kitap Puanım : 5/5

Çok güzel!