28 Ağustos 2020 Cuma

Huzursuzluk - Zülfü Livaneli

Kitap Adı: Huzursuzluk

Kitap YazarıZülfü Livaneli
YayıneviDoğan Kitap
Sayfa Sayısı: 160

 İstanbul’un kargaşası içinde sıradan bir yaşam süren İbrahim, çocukluk arkadaşı Hüseyin’in ölüm haberi üzerine doğduğu kadim kent Mardin’e gider. Onun, önce sevdaya sonra ölüme yazılmış, Mardin’de başlayıp Amerika’da sona ermiş hayatını araştırmaya koyulur. Böylece âdeta bir girdabın içine çekilir, tutkuyla ve hırsla gizemli bir kadının peşine düşer.    Harese nedir, bilir misin? Develerin çölde çok sevdiği bir diken var. Deve dikeni yedikçe ağzı kanar. Tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. Kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz… Ortadoğu’nun âdeti budur, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olur.   Mardinli Hüseyin ile IŞİD zulmünü misliyle yaşamış Ezidi kızı Meleknaz’ın ve kelamın çocuklarının hikâyesi... Livaneli okuru, sevda ile acının iç içe geçtiği bir Ortadoğu gerçeğiyle buluşturuyor.



Bir şeyler yapıyorum, yürüyorum, konuşuyorum, yemek yiyorum yani her zaman yaptığım işleri sürdürüyorum ama nasıl anlatsam, bir boşluk duygusu içinde. Sanki içimde derin bir hiçlik var.

Tam tersi sanılır ama zaten hayatta normal olan huzursuzluk durumudur, huzur ise çok ender yakalanan geçici anlardır olsa olsa.

Bazı şeyleri boş inanç diye küçümsemeyin, onlarsız insan kültürü olmazdı.


Kitap Puanım : 5/5

Çok güzel!

Engereğin Gözü - Zülfü Livaneli

Kitap Adı: Engereğin Gözü

Kitap YazarıZülfü Livaneli
YayıneviDoğan Kitap
Sayfa Sayısı: 168

Yıllardır Topkapı Sarayı’ndaki hücresinde kapalı tutulan Şehzade, hiç beklemediği bir anda tahta çıkarılır, böylece iktidarın tek sahibi olur.  Haremağası Süleyman ise Habeşistan’dan koparılıp hadım edilerek saraya getirildiğinden beri onun en sadık kulu ve –iktidarsızlığına rağmen– Harem’in tek hâkimidir. Valide Sultan’ın iktidar hesaplarıyla oğlunu yeniden hapsettirmesi, ilişkileri iyice içinden çıkılmaz bir hale sokacaktır.  Engereğin Gözü, Haremağası ile Padişah arasındaki köle-efendi ilişkisi aracılığıyla, “bakışıyla her canlıyı kımıltısız hale getiren bir engereğin bile gözünü kamaştıran” iktidarın büyüleyiciliği üzerine alegorik bir roman. Bir yanıyla da bir “dil şöleni”: Zülfü Livaneli, Evliya Çelebi’nin, Naimâ’nın ve Türkçenin büyük dil ustalarının izini sürüyor.

Gece ve gündüz birbirlerinin yardımcısıdır Hünkarım, onlar birbirine zıt değildir. Göster bakalım dünyada hangi şey kötüdür ki onda iyilik olmasın ve hangi şey iyidir ki onda kötülük bulunmasın?

Gerçekten de halen yaşamakta olan hiç kimseye mutlu dememek gerekiyor. Kimbilir ölmeden önce başına neler gelecek?

 Melek bilgisiyle, hayvan da bilgisizliğiyle kurtuldu, insanoğlu bu ikisi arasında keşmekeşte kaldı.


Kitap Puanım : 5/5

Çok güzel!

Serenad - Zülfü Livaneli

Kitap Adı: Serenad 

Kitap YazarıZülfü Livaneli
YayıneviDoğan Kitap
Sayfa Sayısı: 481

Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi’nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran’ın (36) ABD’den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner’i (87) karşılamasıyla başlar.  1930’lu yıllarda İstanbul Üniversitesi’nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile’ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.  Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.  Okurunu sımsıkı kavrayan Serenad'da Zülfü Livaneli’nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz Dengesi.  “Bir kız çocuğunun büyümesi ne zaman biter acaba? İlk âdet gördüğünde mi, 18 yaşını doldurunca mı, evlenince mi, saçına ilk ak düşünce mi? Bence hiçbiri değil. Bir kız çocuğu büyümez, kaç yaşına gelirse gelsin asla büyümüş gibi hissetmez kendini. Son nefesini içi arzularla, heyecanlarla dolu bir kız olarak verir.  Ama değişim yaşar. Hayat o kızı sürekli değiştirir ve bu değişimlerin hiç şaşmayan bir aktörü vardır: Bir erkek. Geriye bakınca Ahmet’in bile beni olgunlaştırmış olduğunu anlıyorum, Tarık’ın etkisi daha az bile olsa onun da faydası oldu ama kişiliğimdeki en büyük değişimi yaşlı bir erkeğe borçluyum. Aramızda ne aşk, ne cinsellik, ne aynı ülkeyi, aynı dili paylaşma durumu bulunan, kısa bir süre tanıdığım bir erkek.”



"Hiçbir iktidar masum değildir. Bütün iktidarlar öyle ya da böyle, birinin katilidir…"

"Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!"  "Peki, sen ne görüyorsun bakalım?"  "İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan."

   "Hem Müslüman, hem Yahudi, hem Katolik’tim. Yani insandım."


Kitap Puanım : 5/5

Çok güzel!

Burun (The Nose #29) - Nikolay Vasilyeviç Gogol

Kitap Adı: Burun

Özgün AdıThe Nose
Kitap YazarıNikolay Vasilyeviç Gogol 
Yayınevi: Ithaki
Sayfa Sayısı: 85


Hiciv sanatının en güzel örneklerinden birisiGogol un Burun hikayesi.Rus bürokratlarının kendilerini kaf dağında görmelerini eleştirir.O dönem Rus toplumunda önemli kişiler kimlerdir ,nasıl yasarlar,sosyetinin durumu anlatılır.Surekli sarhoş olan namuslu berberin ekmeğinin içinden bir burun çıkmasıyla başlar hikaye.Yani o büyük burunlar hep emekçilerin ekmeğinin içindedir.Ondan kurtulmak isterken vatandaşı koruması gereken güvenlik güçleri burunları d4gil,buruklardan kurtulmak isteyenleri tutuklar.Hem gülüp hem düşünmek istiyorsanız okumalısınız bu hikayeyi.

   

Bu beyefendi, belli ki her konuya hükümeti dâhil eden; bıraksan, eşiyle olan kavgaya bile iktidarı katan türdendi.

 ... böyle aydın bir dönemde bu kadar ipe sapa gelmez uydurmaların nasıl yayıldığını anlamadığını ve hükümetin buna neden müdahale etmediğine hayret ettiğini kızgınlıkla söylüyordu.


Kitap Puanım : 5/5

Okumaya Değer!

27 Ağustos 2020 Perşembe

Dünyalar Savaşı (The War of The Worlds #28) - H.G. Wells

Kitap Adı: Dünyalar Savaşı

Özgün AdıThe War of The Worlds
Kitap YazarıH.G. Wells        
Yayınevi: Ithaki
Sayfa Sayısı: 272


Konusuyla birçok kitaba, filme, çizgi romana ve televizyon dizisine ilham kaynağı olan Dünyalar Savaşı’nda H. G. Wells, insanlığın hâlâ merak ettiği “Uzaylılar var mı?” sorusundan yola çıkarak dünyanın Marslılar tarafından istila edişini anlatır. Mars’ın yüzeyinde patlamaya benzer olayların görülmesinden sonra dünyaya silindir biçimli kapsüller düşer. Bu kapsüllerin içinden çıkan Marslılar üç ayaklı devasa savaş makineleri ve teknolojik silahlarla dünyaya saldırmaya başlar.  1898 yılında yazılmış olmasına rağmen, zamanının çok ötesinde bir hayal gücünün eseri olan Dünyalar Savaşı, bilimkurgu klasikleri arasında en güçlü kitaplardan birisidir.

   

 "Peki, bu Dünyalarda hayat varsa oralarda kimler yaşıyor? ... Dünya'nın Efendileri biz miyiz, yoksa onlar mı? Ve her şey nasıl olur da insan için yaratılmış olabilir?"

 Görünebilen bir ışığın yerine, görünmez bir ısı vardır. Kolayca tutuşabilir maddeler ateşe atıldığında alevlere değmesiyle beraber su gibi iletken hale gelir, demiri yumuşatır, camı kırıp ve eğer suya düşerse hemen patlayıp buharlaşır.


Kitap Puanım : 5/5

Okumaya Değer!

22 Ağustos 2020 Cumartesi

Görünmez Adam (The Invisible Man #27) - H.G. Wells

Kitap Adı: Görünmez Adam

Özgün AdıThe Invisible Man
Kitap YazarıH.G. Wells        
Yayınevi: Ithaki
Sayfa Sayısı: 232


Soğuk bir kış günü, kimselerin uğramadığı Iping Kasabasına karlar arasından, sargılar içinde, en ufak bir yeri bile görünmeyen tuhaf bir yabancı çıkagelir. Kimdir bu yabancı? Kendi halinde deneyleriyle uğraşan bir bilimadamı mı, polisten kaçmaya çalışan bir kanun kaçağı mı, yoksa bütün o giysilerinin altında bombalar taşıyan bir şüpheli mi?  Görünmezliğin kendisine binlerce avantaj sağlayacağını ve istediklerini elde edeceğini sanan yabancı için işler pek umduğu gibi gitmez. Havada uçuşan eşyalar, kaybolan paralar, kimin kime vurduğunun belli olmadığı kavga gürültü arasında gittikçe trajik bir hal alan yabancının öyküsü, toplumun da en az kendisi kadar tuhaf olduğunu ortaya çıkaracak ve sonunda kendisine biçilen rolle dehşet saçmaya başlayan yabancı, belki de 'yabancılığının' kurbanı olacaktır.  Hem bilimkurgunun hem de Wells'in başyapıtlarından biri...

   

 Bir insanın arzu duyabileceği her şeyin üzerinden geçip gidiyordum.. Şüphesiz görünmezlik bunları elde etmemi sağlıyordu ama elde ettiğim zaman onların tadını çıkarmamı da imkansız kılıyordu.Hırs...orada görünmeyecek olduktan sonra bulunduğun yerin getirtiği gururun önemi nedir ki ?

"Sanki bilmek, insanı tatmin etmeye yetecekmiş gibi!"

"Öyle" dedi Fearenside. "Biliyorum. Sana ne düşündüğümü söyleyeyim. Bu adam yamalı bohça, Teddy. Şurası siyah, burası beyaz, böyle parçalar halinde. Ve o da bundan utanıyor. Bir tür melez gibi düşün ama karışmamış, böyle parçalar halinde kalmış. Daha önce buna benzer şeyler duymuştum zaten. Herkesin bildiği gibi, atlarda da yaygındır. "


Kitap Puanım : 5/5

Okumaya Değer!

21 Ağustos 2020 Cuma

Zaman Makinesi (The Time Machine #26) - H.G. Wells

Kitap Adı: Zaman Makinesi

Özgün AdıThe Time Machine
Kitap YazarıH.G. Wells        
Yayınevi: Is Bankası
Sayfa Sayısı: 120


Wells'in ilk olarak okul gazetesinde yayınladığı bir öyküden hareketle kaleme aldığı kısa romanı Zaman Makinesi, 1895'ten beri bilimkurgunun önde gelen eserlerinden biri oldu. Hem geleceği hayal etmek hem de biliminsanının karakterini göstermek adına derin saptamalarda bulunan, politik göndermelerle yüklü bu distopya, hâlâ gerçekleştiremediğimiz bir fantezinin peşinden yıllardır sürüklüyor bizi. Volkan Gürses'in Türkçeye çevirdiği Zaman Makinesi'nin bu yeni baskısı, roman tarihi ve H.G. Wells üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan akademisyen Patrick Parrinder'ın önemli makalelerinden biriyle zenginleşiyor. Elif Ersavcı'nın Türkçeye kazandırdığı bu makalede Parrinder, Wells'in Zaman Makinesi'ni yazarken, "yaratıcılık düzeyinde de olsa, kendi ölümünün ötesine geçmeyi" öğrendiğini iddia ediyor. Zamana karşı bir makinenin, ölümlülüğe karşı bir yaşamın hikâyesi bu. Wells'in en büyük üç romanından biri olan Zaman Makinesi'ni okurken, hepimiz bir Zaman Yolcusu'yuz!

   

 Yollarını öğren, izle, bu dünyayla yüzleş. Anlamına dair acele tahminlerden kaçın, sonunda her şeyi çözen ipuçlarını bulacaksın.

Çevresiyle tam bir uyum sağlamış bir hayvan, kusursuz bir düzenektir. Alışkanlık ve içgüdü işe yaramaz hale gelmedikçe, doğa zekaya hiçbir zaman başvurmaz. Değişimin ve değişim gereksiniminin olmadığı yerde zeka da olmaz. Ancak çok çeşitli gereksinimleri ve tehlikeleri gidermek zorunda kalan hayvanlar zekadan yararlanırlar.

Zenginler varlığından ve konforundan emindi; emek veren kişiler de hayatından ve işinden. Bu mükemmel dünyada işsizlik sorunu veya çözülmemiş bir toplumsal bir sorun yoktu.

Kitap Puanım : 5/5

Okumaya Değer!

Su Adamı (Chelovek-Amfibiya) - Aleksandr Belyaev

Kitap Adı: Su Adamı

Özgün AdıChelovek-Amfibiya
Kitap YazarıAleksandr Belyaev         
Yayınevi: İthaki
Sayfa Sayısı: 248


Türkçeye daha önce Profesör Dowell’in Başı ve Ket Yıldızı kitapları çevrilen ünlü Rus bilimkurgucu Aleksandr Belyaev’in başyapıtı Su Adamı, İthaki Yayınları’nın Bilimkurgu Klasikleri dizisinin 21. kitabı olarak ilk kez Türkçede. Tarihte bilimkurgu yazarak geçimini sağlayan ilk yazar olan Belyaev, aynı zamanda *Sovyetlerin Jules Verne’i* olarak da nitelendiriliyor. Su Adamı’nda çocukluğunda üzerinde yapılan deneyler sonucu balık solungaçlarına sahip olan ve bu yüzden yaşamını suda geçiren, balıkçıların *deniz şeytanı* lakabını taktığı Ihtyandr’ın kara ve deniz hayatı arasında yaşadığı gelgitlerin yanı sıra insanüstü bir canlı olarak dışdünyayla olan mücadelesine de tanık oluyoruz. Belyaev bu eserinde fakirlere daha iyi yaşam koşulları sağlamak gibi sosyal meselelere de dokunmaktan geri durmuyor.


    Yalnız kalmak, bu yeni izlenimlerden kurtulup kendine gelmek, bildiği ve gördüğü her şeyin anlamını çözmek istiyordu.

 Çalışmayı bitirir bitirmez geride kalan insanlara benzeyen yalnızlığını yeniden hissetmeye başlamıştı.

 Dünya yüzeyinin onda yedisinden çoğu sudan bir çölle kaplıdır. Bu sudan çöl, tükenmez besin ve hammadde kaynakları ile milyonlarca, milyarlarca insanı barındırabilir.


Kitap Puanım : 5/5

Okumaya Değer!

20 Ağustos 2020 Perşembe

Lady Chatterley'in Sevgilisi (Lady Chatterley's Lover #25) - D. H. Lawrence

Kitap Adı: Lady Chatterley'in Sevgilisi

Özgün AdıLady Chatterley's Lover
Kitap YazarıD. H. Lawrence         
Yayınevi: YKY
Sayfa Sayısı: 464


Lady Chatterley'in Sevgilisi, kadınla erkek arasındaki yalın ilişkinin sonsuz olanaklarının, birey yaşamına getireceği yenilenme ile coşkunun araştırılması, Savaş sonrasının açgözlü, kısır, doğadan gitgide kopan ortamında, bir Lady ile bir koru bekçisi arasındaki tutku dolu ilişkiyi anlatan bu roman, yayımlandığı pek çok ülkede büyük tartışmalar doğurmuştu.


" Aslında trajik bir çağ bizimkisi, bu yüzden onu trajik olarak görmeyi reddediyoruz. Büyük tufan kopmuş, yıkıntıların arasındayız şimdi, yeni yeni küçük yaşam alanları kurmaya, küçük küçük umutlar beslemeye başladık. Doğrusu zor iş; geleceğe uzanan düz bir yol yok şimdi, bunun yerine bir çember çiziyoruz ya da düşe kalka ilerliyoruz. Dünya başımıza yıkılmış olsa da yaşamak zorundayız. "

Beni kullandıysan, insanlarca ilk kullanılışım değil bu; daha öncekilerin hiçbiri de böylesine güzel olmamıştı.


Kitap Puanım : 5/5

Okumaya Değer!

18 Ağustos 2020 Salı

Dünyanın Merkezine Yolculuk (A Journey To The Centre Of The Earth #24) - Jules Verne

Kitap Adı: Dünyanın Merkezine Yolculuk

Özgün AdıA Journey To The Centre Of The Earth
Kitap YazarıJules Verne      
Yayınevi: İş Bankası
Sayfa Sayısı: 136


Almanya'nın Hamburg kentinin eski mahallesinde küçük bir ev; masanın üzerinde çözülmeyi bekleyen şifreli bir yazı duruyor. Genç Axel'in amcası jeolog ve maden bilimci Profesör Otto Liedenbrock, az önce bu şifreli pusulayı el yazması eski bir kitabı karıştırırken bulmuştu. Bu küçücük kâğıda şifrelenen not, Profesör Liedenbrock için, dünyanın merkezine doğru yolculuğun sır perdesinin aralanması anlamına geliyordu. Amcasının manevi kızı Grauben'e âşık olan Axel'in, sonuç vermeyeceğini bile bile, "magmaya doğru yolculuk bizi eritmez mi" yolundaki itirazına bilime âşık Profesörün yanıtı, "Riski göze almayanlar, başarılara imza atamazlar" olacaktı. Artık yapacak bir şey yoktu; 24 Mayıs 1863 Pazar günü trenle Danimarka'ya doğru başlayan yolculuk, onları İzlanda'nın başkenti Reykjavik'e götürecek ve burada anlaştıkları rehber Hans ile dünyanın merkezine gidebilmek için Sneffell Dağı'nın kraterlerindeki yolu bulmaya koyulacaklardı. Bu yolculukta onları inanılması güç sürprizler bekliyordu. Ve bir bekleyen daha vardı: Axel'i çok seven Grauben...  Edebiyatta bilimkurgunun öncülerinden, Jules Verne'nin (1828-1905) en ünlü romanlarından olan Dünyanın Merkezine Yolculuk, ilk kez 1864 yılında basıldı. Daha hava taşıtı ve pratik denizaltılar bile bulunmadan yıllarca önce, denizlerin altı, gökyüzü ve uzaya ilişkin konularda romanlara imza atan Jules Verne'in yapıtları 150'ye yakın dile çevrildi.


Ne..? Hala bir kurtuluş şansımız olduğuna mı inanıyorsunuz..? Evet..! Elbette, evet..! Eğer kalbi çarpıyorsa, teni de soğumadıysa, irade sahibi bir insanın ümitsizliğe kapılmasını kabul etmiyorum...

Dünyanın merkezine giden bir yolun olması sadece hayal. Bu yüzden kendimi boşu boşuna üzecek yerde, bu gezintinin tadını çıkarmaya çalışmalıyım.

Eğer kalbi çarpıyorsa, eğer bedeni hala sıcaksa, irade sahibi bir insanın ümitsizliğe kapılmasını kabul etmiyorum.


Kitap Puanım : 5/5

Okumaya Değer!