Kitap Adı: Sonbahar Ülkesi
Özgün Adı: The October Country
Kitap Yazarı: Ray Bradbury
Çeviren: Mehmet Moralı
Yayınevi: İthaki
Sayfa Sayısı: 406
Yayınevi: İthaki
Sayfa Sayısı: 406
Bradbury'nin ölüm öykülerinin kendine has bir melodisi, akışı var. Korkunç değil ama rahatsız edici, gerilimli. Zaman zaman absürt. Fakat (benim çok sevdiğim) bir okuma keyfi veriyor. Yara kabuğunu kaşır gibi, ya da yorganın altına saklanıp gerilim filmi izler gibi; bayıldım!
"Anne? Mezarlıkta ne yaparlar, anne, toprağın altında? Öylece yatarlar mı?"
"Öylece yatarlar."
"Öylece yatarlar mı? Bütün yaptıkları bu mu? Pek eğlenceli gibi gözükmüyor."
"Tanrı aşkına, eğlenceli olsun diye olmuyor ki."
"Orada yatmaktan sıkılırlarsa, neden dışarı zıplayıp ara sıra etrafta koşmuyorlar?
Sonbahar Ülkesi tamamı ölüm üzerine kısa hikayelerden oluşuyor. Hikayelerin büyük bir çoğunluğu yağmurlu havada camdan kayan su damlaları misali sürükleniyorlar ölüme. Bazı hikayeler o kadar kasvetli ki karakterleri zaten daha hikayenin başında ölümle yaşam arasındaki ince çizginin ölüme yakın tarafında salınıyor oluyorlar. Özellikle Meksika'da geçen bir hikaye (ilklerden biriydi), kitap bittikten sonra dönüp baktığımda yoğun kasvetinin izleri en çok kalanı oldu. Tabii hikayelerin hepsi kasvetli de değil. Kiminde ölüm hayatın kaçınılmaz bir parçası. Bir kısım hikaye ise cinayet, katilden kaçma üzerine kurulu. Ancak karşınızda bilim kurgu/fantastik kurgunun en iyi yazarlarından Ray Bradbury olunca klasik eli bıcaklı katil ve çığlık atarken kafası kopan kadınlar canlanmasın gözünüzde. Katil bazen bir bebek de olabilir, bazen rüzgar da. Ve Bradbury'nin benim en başarılı bulduğum yönü: her yönüyle insanlık halleri. Kıskançlıklar, iyi niyetler, inatlar, korkular, cesaretler, hüzünler, kalın kafalılar, utangaçlar, kırılganlar, umursamazlar...
Kitap Puanım : 5/5
Çok güzel!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder